
2013-2015 yılları arasında Karadeniz'in en güzide şehirlerinden biri olan Giresun'u tanıtmak adına bağımsız yazarlarla başlattığımız Giresun Blog projemizle artık ilgilenemiyor olsak bile bu zamana kadar yazılmış olan birbirinden önemli yazıları sizlere arşivlemek istedik. Önemli bir kısmını da şehrimizin daha geniş kitlelerce tanıtımına destek olmak amacıyla Gezimingo seyahat sitesine aktardık. Dilerseniz birden fazla bağımsız yerel Giresunlular tarafından yönetilen sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.
Kimse Giresun’u “zor” bulmasın

Dünya markalaşıyor; şehirler, ülkeler isimlerini, ürünleriyle tanıtıyor. Karadeniz ve Karadeniz’in en bakir şehri Giresun dünyanın nadir coğrafyalarından, el değmemiş talan edilmemiş yerleri halen var. Ve tabi ki yöresel olarak bilinen fakat her geçen gün başkalarının sahiplenmeye başladığı ürünlerimiz…
Geçenlerde bir yerde denk geldim; Karadeniz’de evinde bir iki çift hayvanı bulunan, her evde yapılan ve kullanılan tereyağına Trabzon Tereyağı adı konulmuş. Bizim bildiğimiz tereyağına Trabzon Tereyağı denilmiş, halt edilmiş. Bunu Giresun’a mal edelim demiyorum, elbette bazı ürünler vardır ki geleneksel olarak aynı coğrafyaya sahiptir ve de onu sahiplenmek etik olarak doğru olmaz. Fakat Giresun en azından bu ürünlerin başkalarının sahiplenmemesine, daha kapsamlı ifade edilmesine ve tanıtılmasına ön ayak olmalıdır. Bunu başkaları yapmıyor, en azından bu ahlakı gösterebilmeli.
Çavuşlu Ekmeği Vakfıkebir ekmeği oldu. Giresun’da bile bu isimde satışlar yapılıyor ve ne yazık ki kimse bu işe el atmıyor. Karadeniz hamsisi olayı da bitiyor. Yakında Trabzon hamsisi diye tezgahlarda yer almaya başlarsa şaşırmayın. Kadırga Yaylası olaylı bir şekilde Eynesil Ören köylülerinin aleyhine sonuçlandırılarak yok edildi. Bugün Giresun’un otlak olarak bile hak iddia edemediği Kadırga Yaylası davası sebebiyle insanlar birbirine küstürüldü. Kendine has horon ve kemençesiyle Çepni Türk geleneğinde çok önemli bir yeri olan bu geleneğin üstüne tamamen siyasi sebeplerle beton döküldü.
Kadırga Yaylası denilince artık akla Giresun gelmiyor. Kemençenin başkenti Görele, üzerinde en çok durmamız gereken meselelerden biri bu. Kemençe de Karadeniz’e ait olmaktan çok bir büyük şehre aitleştiriliyor. Aynı şey tulum için de yapıldı. Kâtip Şadi üstat hala ayaktayken bu iş üzerinde daha çok durulmalı. Bir başka komşumuz Ordu’nun Perşembe yaylası reklamlarından geçilmiyor, Perşembe yaylası markalaştırılıyor. Önemli bir çalışma, geç kalmadan bizde daha kapsamlı çalışmalar yapmalıyız.
Samimiyetle söyleyebilirim ki son yıllarda Giresun birçok konuda ciddi adımlar attı. En azından bu konuda gözler açıldı. Yöresel tatlar, spor aktiviteleri ve şehir tanıtımlarına önem verilmeye başlandı. Bir zamanlar bunları hiç göremezdik. Giresun Tombul Fındığı, Tirebolu Çayı, Giresun Simidi, Giresun Tavası, Patar Kadayıf, Giresun Kalesi, Giresun Adası gibi markalarımız var. Başta bunların zenginleştirilmesi ve yeni markaların kazandırılması için şimdi daha çok emek sarf etme zamanı. Piraziz’den Eynesil’e, Merkez’den Şebinkarahisar’a kadar elimizde ne varsa değerlendirmeliyiz. Şehrimize ait markalar oluşturmalı, patentleri, yöresel işaretleri ne gerekiyorsa alınmalıdır. En küçük detay atlanmadan yer ismi, yemek ismi, müzik vb. akla gelen her şey uzun ve kısa vadede planlı bir şekilde duyurulmalı ve merak haline getirilmelidir. Örneğin, kirazın anavatanı denilen bir şehirde, sıfır rakımda sahil kıyılarına çam ağaçları dikilmemeli. Sahillerimiz kiraz, fındık vb. yöresel ürünlerle süslenmelidir. Birkaç yıl sonra şehir şehir Kiraz – Fındık festivalleri yapılarak ulusal bir marka haline gelinmeli.
Sahillerimiz duble yollarla mahvedildi fakat artık olan oldu, bu yolu kucağında bulan nesiller olarak düzeltmek bize düşer. Şehirlerimize siluet oluşturacak şekilde süslemeler, gezi parkurları, bisiklet yolları ile yolun zararı düşürülmeli. Bu anlamda en uzun yol ödülleri kovalanarak marka reklamlar oluşturulmalı. Karadeniz’de daha çok Giresun’a özgü iskele geleneği her ilçemizde ilerletilmeli. Bir zamanlar Bulancak İskelesi‘nin aldığı en uzun iskele ünvanı gibi belki küçük ama önemli detayların üzerine düşülmeli. Küçük şehir Giresun gibi ironik bir yaklaşım bile ulusal arenada ilerletilebilir. Bir kaç vasıtaya binmeden bir yerden bir yere gitmenin mümkün olmadığı, zamanın çoğunun trafikte geçtiği büyük şehirlerin aksine Giresun’un küçük olmasına vurgu yapılarak dikkatler cezbedebilir. Yine sakin şehir projeleri kovalanarak ilçelerimiz turizme açılmalıdır.
Her köşemizde muhteşem ürünlerin çıkacağından eminim sadece üzerine daha ciddi bir şekilde düşülmeli, netice kısa zamanda alınacaktır. Bir de Giresunspor ve YeşilGiresun Belediyespor gibi takımlarımız maddi ve manevi anlamda desteklenmelidir. Bu markalar kazanılması zor fakat etkisi yadsınamaz derece büyüktür. Sonuç olarak imkanlar elimizde, yapmamız gereken kendi evimizdeki kendi eşyalarımızı daha iyi pazarlamak ve başkalarının bizim evimizdeki eşyalar üzerinden prim yapmasına engel olmak.
Tabi ki başarabiliriz…
One comment
Leave a Reply
2013-2015 yılları arasında Karadeniz'in en güzide şehirlerinden biri olan Giresun'u tanıtmak adına bağımsız yazarlarla başlattığımız Giresun Blog projemizle artık ilgilenemiyor olsak bile bu zamana kadar yazılmış olan birbirinden önemli yazıları sizlere arşivlemek istedik. Önemli bir kısmını da şehrimizin daha geniş kitlelerce tanıtımına destek olmak amacıyla Gezimingo seyahat sitesine aktardık. Dilerseniz birden fazla bağımsız yerel Giresunlular tarafından yönetilen sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.
seyit abi ağzına sağlık.. beni memleketime götürdün.. bulancaktan selamlar :))