2013-2015 yılları arasında Karadeniz'in en güzide şehirlerinden biri olan Giresun'u tanıtmak adına bağımsız yazarlarla başlattığımız Giresun Blog projemizle artık ilgilenemiyor olsak bile bu zamana kadar yazılmış olan birbirinden önemli yazıları sizlere arşivlemek istedik. Önemli bir kısmını da şehrimizin daha geniş kitlelerce tanıtımına destek olmak amacıyla Gezimingo seyahat sitesine aktardık. Dilerseniz birden fazla bağımsız yerel Giresunlular tarafından yönetilen sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.
Karadeniz’de Çarpık Kentleşme

Coğrafi olarak tam bir cennet olarak tanımlanabilecek bir bölgede yaşıyoruz. Bir tarafı deniz, diğer tarafı ise olabildiğine yeşil bir bölge olan Karadeniz‘de. Artık günümüz Türkiye’sinde bir çok insanın büyük şehirlerin yoğunluğundan kaçıp doğayla iç içe olabilmek yada Ege, Akdeniz kıyıları yerine alternatif bir tatil olarak gördüğü bir bölge burası. Ancak bir durum var ki bu güzel cennet için adeta katliam. Bahsettiğim konu çarpık kentleşme.
Çarpık ve kirli kentleşme öyle bir boyutta ki, günümüzde Karadeniz için doğa katliamı olan HES‘ler bile aslında bu problemin yanında devede kulak. Batısından doğusuna Karadeniz’in her köşesinde bu sorun var tabi ama ben Giresun’a yakın olan ve özellikle insanların Karadeniz denildiğinde ilk aklına gelen alan olan Sinop-Artvin arasından bahsedeceğim.

Konuya başlarkende söyledim, bir cennetin içinde yaşıyoruz ama hızla sömürülen bir cennet Karadeniz. Gerek plansız şehirleşmeler, gerekse kontrolsüz ve denetimsiz ilerleyen inşaatlar bölgeyi içten içe tüketmekte. Tabi ki tek sorunlarda bunlar değil. Türkiye de çarpık kentleşme de ilk sıralarda olmamıza başka sebeplerde var. Örneğin çok dağlık bir alana sahip olmamız ve Karadeniz şehirleri arasında ki inşaatlaşma ve gelişme hırsı da büyük etken. Genelleme yapılamaz tabi ancak bir kısım Karadeniz halkı için adeta ölüm kalım meselesi olan benim şehrim gelişsin savaşı görünürde şehirlerini düşünseler de aslında şehirlerine en büyük zararı oluşturuyor.
Büyük bir problem olan denetimsizlikte Karadeniz katliamlarının başında geliyor. Arsa benim nasıl olsa diye bilen bilmeyen inşaata başlayan insanlar sayesinde Sinop-Artvin arası bütün Karadeniz Bölgesi sahil yolundan da görülebileceği gibi sıvanmamış boyanmamış ama içine yerleşilmiş binalarla dolu. “Adamın parası yoktur kardeşim, ne yapsın” diyeceksiniz; ama üç katlı, beş katlı, sekiz katlı binaları dikerken parası olanların nedense boya ve sıvaya gelince parası bitiyor. Hayır kardeşim paran yoksa tek katı yapıp oturacaksın yada arsayı satarsın mütahite sana ordan daire verir. Biz senin şehre yarattığın kirli manzarayı ve görünütüyü çekmek zorunda değiliz. Böyle durumlara bir ceza yada engel olmadığı içinde artarak devam ediyor malesef. Ne yazık ki Karadeniz de alışıla gelmiş bir söz olan bir çatın varsa yeter taktiğinin de önüne geçilemiyor yada geçilmek istenmiyor.
Şehir şehir çok detaya inmiyeceğim ancak yüzeysel olarak özellikle büyük şehirlerin iki kat.üç kat dikkat etmesi gerekiyor yapılaşmaya. Keza bölgenin büyük şehirleri olan Samsun, Ordu, Trabzon kötü ve çarpık kentleşmede daha da vahim durumdalar. Büyük çaplı planlarla ve değişikliklerle ancak düzelebilecek olan bu şehirlere nazaran Artvin, Rize, Giresun, Sinop biraz daha iyi durumdalar. Ancak iyi durumda dememe bakmayın bölgenin büyük şehirlerine göre iyi durumdalar yoksa bu şehirlerde de alınması gereken çok yol var.
Yazım boyunca bahsettiğim gibi denetimsizlikler, arsa sahiplerinin bilinçsiz inşaatları, düzen ve plana sahip olmamak Karadeniz şehirlerini her geçen gün doğadan koparmakta. Başımızdan daha yeni geçen ve bölge halkını denizden koparan Karadeniz sahil yolundan ne yazıkki hiç ders alamadık. Belediyelerin mi bir araya gelip karar çıkarması gerekiyor yoksa hükümet tarafından mı çözümlenecek bilemiyorum. Ama artık en kısa zamanda yetkili kişilerin devreye girip bu katliama son vermesi gerekiyor. Artık düz toprak üstünde yaşamadığımızın ve doğanın bize verdiği farklılığın farkında olmamızın zamanı geldi. Zekamızla ve yaratıcılığımızla övünen biz Karadenizliler için bu duruma son vermek çokta zor olmasa gerek ne dersiniz?
2 Comments
Leave a Reply
2013-2015 yılları arasında Karadeniz'in en güzide şehirlerinden biri olan Giresun'u tanıtmak adına bağımsız yazarlarla başlattığımız Giresun Blog projemizle artık ilgilenemiyor olsak bile bu zamana kadar yazılmış olan birbirinden önemli yazıları sizlere arşivlemek istedik. Önemli bir kısmını da şehrimizin daha geniş kitlelerce tanıtımına destek olmak amacıyla Gezimingo seyahat sitesine aktardık. Dilerseniz birden fazla bağımsız yerel Giresunlular tarafından yönetilen sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.
yazarımıza çok teşekkürler. Okuduğum diğer yazılardan da yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki çoğunlukla gerçekten değinilmesi gereken konulara yer veriyorsunuz bloğunuzda. Gerçekten sevindirici.
Konu ile ilgili görüşüme gelince de ; katılmamak elde değil. Liseye giderken ,ulaşım imkanlarından dolayı, malpazarı civarında ikamet etmek zorunda kalmıştım. Kışın okula gidip gelirken çarpık kentleşmeden dolayı rüzgar devri olamayan malpazarına kömür dumanı öyle bir çöküyorki; sayesinde bronşite yakalandım. 1 hafta serum yedim de anca toparlandı vücudum. Denizin önüne manzarası için perde gibi çekilen aralıksız ve yüksek binalardan dolayı şehrin içine deniz rüzgarı giremiyor farkındaysak. Şehirde hava sirkülasyonu yok kısaca.
Sonuç; azıcık terli kalsam hemen bronşite çeviriyorum şimdi. Zamanında manzaralı ev yapacağım diye hak hukuk gözetmeden karış karış ölçüp o arsaları alanlara, komşusunun güneşini kesmemek için basamak şeklinde imar edilen Safranbolu’ya bi bakın derim artık.
Teşekkür ederim. Evet ne yazık ki bu durumdan hepimiz payımıza düşen zararı alıyoruz.