2013-2015 yılları arasında Karadeniz'in en güzide şehirlerinden biri olan Giresun'u tanıtmak adına bağımsız yazarlarla başlattığımız Giresun Blog projemizle artık ilgilenemiyor olsak bile bu zamana kadar yazılmış olan birbirinden önemli yazıları sizlere arşivlemek istedik. Önemli bir kısmını da şehrimizin daha geniş kitlelerce tanıtımına destek olmak amacıyla Gezimingo seyahat sitesine aktardık. Dilerseniz birden fazla bağımsız yerel Giresunlular tarafından yönetilen sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.

Bülent Öztürk ile Ahşap İşlemeciliği Üzerine Konuştuk

Sizler için Giresunumuzun saygıdeğer ahşap işleme sanatçılarından Bülent Öztürk ile sergisini gezdik ve yaptıkları hakkında konuştuk. El kakmacılığı ile ilgili daha fazla bilgi almak istiyorsanız, buyrun sizi aşağı doğru alalım.

-İlk olarak Bülent Öztürk kimdir, kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Bülent Öztürk 1954 Çankırı doğumlu, ilk-orta-lise öğrenimini Türkiye’nin birçok yerinde sürdürmüş, Giresun’a da 1982 yılında gelmiş bir kişidir. İş bankası emeklisiyim. Şimdilerde ise intarsia, model ev, marküteri, model gemi, naht sanatı yapıyorum. İsmi unutulmuş Türk sanatlarını insanların tanımasını sağlıyorum.

11215769_1503353556647061_748713161615499952_n

-Bu yeteneğinizi keşfetmenize yardımcı olan durum neydi?
Sanat insanın içinden gelen bir şeydir. Sonradan keşfedilmez, zaten insanın doğasında vardır. Benimki de çocukluktan beri yapılagelen, geliştirilen bir yetenek.

-Peki imkanlarınızı kendiniz mi oluşturdunuz?
Evet, ben kendim oluşturdum ve yaptıklarımda hiç kimsenin yardımı yok.

 -Sanat eserlerinin ilk olarak hangi aşamasından başlıyorsunuz?
Sanat eserlerini yapmadan önce yapacağınız şeyin modellemesinden başlıyorsunuz. Yapacağınız şeyi çok iyi bilmeniz gerekiyor. Tasarladıktan sonra beyninizi ellerinizle birleştirip eseri ortaya çıkarmaya çalışıyorsunuz.

 12189675_1779806348913406_4466892887370036532_n

-Ahşap işlemenin hata yapma oranı ne kadardır? Bu hata nasıl kamufle edilir?
Modellerde hata yapma oranı sıfırdır. Kamufle etmenin olanağı da yoktur. Hata yaptığınız şeyin yenisini yapmak zorundasınız. Bilen bilir zaten, ben bitirdikten sonra bakıyorum, eğer beğenmezsem sergime koymuyorum.

-Yaptığınız işlerde her eser kişiye özel ve ikincisini yapmak mümkün değil. Aylarınızı alan bu eserlerin bir aynısının yapılamayacağını bilmek nasıl bir duygu?
Her insan özeldir. Yaptığımız el kakmalarında da her şey size özeldir. Neden özeldir diyeceksiniz, ağacın üstündeki dokuların bir tanesi bir tanesini tutmaz. Ağaçlar insanların parmak izleri gibidir. Bunun için yapılan her şey o esere özgüdür.

12191421_1779805938913447_155559615170697367_n

-Peki sizden bir ürünün aynısını isteyenler oluyor mu?
Tabikii.

-El kakmacılığı sanatında kendinizi varmak istediğiniz yerde buluyor musunuz?
Yıllar sonunda varmak istediğim noktada oldum çok şükür. Bundan sonra çeşitlerimizi geliştirmekten yanayım.

-Biraz yaptıklarınızın özünden bahsedecek olursanız…
Bu yaptığım eserler bizim Türkçemizde, Kültür Bakanlığında el kakmacılığı olarak geçiyor. İntarsia, marküteri, model gemi vs. hepsi el kakmacılığı adı altında birleşiyor. Ama bu eserlerin bir tanesini İtalyanlar sahiplenmiş, bir tanesini Fransızların sahiplendiğini biliyoruz. Model gemi ve model evleri de Yahudiler ve Ermeniler sahiplenmiş. Bütün yapanlar onlar. O yüzden isimleri değişik. Bir tanesinin ismi İngilizce, bir tanesi Fransızca. Türkiye için sorun burada zaten.

12191549_1779806132246761_8961427022111439169_n

-Kakma işleminde 1462 yılına kadar doğal renkli ağaçlar kullanılırmış. Bu tarihte ise kaynayan yağ içinde boyama ve sıcak kum içinde yakarak gölge verme tekniğini bulmuşlar. Sizin de gölge vererek yaptığınız eserler var mı?
Onun için biraz para, biraz imkan gerekiyor. Biz her şeyi kendi imkanlarımızla yapıyoruz. Hiçbir destek olmadığı için de gölge verme tekniğini kullanmıyoruz.

-Ağaç işlemeciliğinde takı tasarımı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben onları yapmıyorum. Ben sanat yapıyorum, hediyelik eşya değil. Hiçbir zaman da hediyelik eşya yapmayacağım. Benim amacım sergime gelen insanlar sanatın ne olduğunu öğrensinler. Çünkü insanlar sanatın ne olduğunu bilmiyor. İnsanlar sanat eseri gördükleri zaman hemen hediyelik eşyayla karıştırıyorlar. Sorun buradan kaynaklanıyor işte. İnsanların beyin yapısını küçültüyorlar, bilinçli olarak yapılıyor bunlar.

Sanat çok ayrı bir şeydir, hediyelik eşya çok ayrı bir şey. Hediyelik eşya bir sektördür, sanat bir sektör değildir. Sanatın içinde para olmaz.

 

11028367_1779806612246713_3970485890240471630_n

Bu gördüğünüz naht sanatında ben tamamen ağaç kullanıyorum, kestane veya ceviz ağacı. Normalde kontrplaktan yapıyorlar. 3,5 mm kalınlığında kontrplak kullanıyorlar. Ben 1 cm kalınlığında ağaç kullanıyorum ve kesmesi çok zordur. Üstündekiler de boya değildir, ahşabın kendi renkleridir. Burada gördüğünüz her şey antikadır. Bunlarda kesinlikle bir bozulma, kurtlanma olmaz. İşte sanat budur. İnsanlar bunun ne olduğunu öğrensinler istiyorum.

-El kakmacılığını birey eğitimine benzetebilir miyiz?
Sanat beyin eğitimidir. Beynini kullanmasını bilmeyen bir insan ne sanat yapabilir ne de sanatla ilgili şeylerden anlayabilir. Mesela böyle insanlar asla sanat müziği dinleyemez, bu onlara sıkıntı verir.

12063769_1779806765580031_2233495219849594307_n

-Kısıtlı imkanlarla ürettiğiniz nadide eserlerinize ilgi yeterli mi?
Halkın ilgisi var. Ama halkın yönlendirilmesi sıfır. Bir belediyemiz var destek olan, ancak onun da imkanları kısıtlı. Bu yüzden sanatı seven insanların ilgi göstermesi gerekiyor. Bunu çoğul kişilere yormamak gerekiyor. Bu tamamen kişi meselesidir benim gözümde. Sosyalim diye geçinen insanların bu işlere sahip çıkması gerekiyor. Başka bir alternatifi yok. Sahip çıkan insanlar çoğaldıkça yukarıdaki kişiler de sanata sahip çıkmak zorunda hissedecekler kendilerini. Şuan bizim önümüzde her şeyi kesmeyi çalışıyorlar. Bunlar gerçek ve yaşadığımız şeyler maalesef.

Biz de elimizden geldiği kadar bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Çünkü yarın öbür gün gittiğimiz zaman Allah bunun hesabını hepimizden soracak. Allah’ın ilk emri “oku”dur. Oku emrinin geçtiği sure baştan sona bilim ve sanatla ilgilidir. O yüzden bilim ve sanatı asla yok kabul edemezsiniz.

Bu yazıyı paylaşın
İrem Yüksel
İrem Yüksel

10 Temmuz 1993, Giresun doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümü mezunuyum. Sosyal yardım gönüllüsüyüm. Doğayı, gezip görmeyi, keşfetmeyi ve fotoğraf çekmeyi seviyorum.

Articles: 2

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2013-2015 yılları arasında Karadeniz'in en güzide şehirlerinden biri olan Giresun'u tanıtmak adına bağımsız yazarlarla başlattığımız Giresun Blog projemizle artık ilgilenemiyor olsak bile bu zamana kadar yazılmış olan birbirinden önemli yazıları sizlere arşivlemek istedik. Önemli bir kısmını da şehrimizin daha geniş kitlelerce tanıtımına destek olmak amacıyla Gezimingo seyahat sitesine aktardık. Dilerseniz birden fazla bağımsız yerel Giresunlular tarafından yönetilen sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.